Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  PortalliPortalli  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Sevgiliye sırt dönüp uzaklara boşalmak...

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
parantezicihayatlar
Moderator
Moderator
parantezicihayatlar


Erkek
Mesaj Sayısı : 382
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 21/12/06

Sevgiliye sırt dönüp uzaklara boşalmak... Empty
MesajKonu: Sevgiliye sırt dönüp uzaklara boşalmak...   Sevgiliye sırt dönüp uzaklara boşalmak... Icon_minitimeCuma Mayıs 11, 2007 7:40 pm

Her annenin bir damla gözyaşına tekabül eder adaletsiz her aşk… Uzaklardan geldin dünyama… Olmayan yüzün ile sevdirdin kamuflajlı benliğini… Elinde varoştan gelme, ama burjuva cümleleri kuran sahte aşk yazarlarının kitapları… Ben ise olduğum gibi ve kendi cümlelerim ile geldim… İçine biraz anne bedduası, biraz da baba sitemi kattım… Sana olan sevgimi vefasız bir evladın şizofrenik cümleleri ile bezedim… Tek ilhamım sendin… Tek ilhamım kahpeliğini muhafaza ettiğin masum bedenin…

Bazen toprağa benzettim ölümsüz düşsel sevdanı… Âdemoğlunun bilinçaltına özenle yerleştirilmiş ölüm bilinci gibiydi gülüşün… En saf en yalın cümleler gark ettim kan kırmızı kalbine soğuk yataklarda…’’ Toprak gibisin sen… Senden geldim, sana döneceğim… Adım gibi biliyorum ben…’’ diyerek ayrılık günümüzün idam fermanını belgeledim ruhuna, tüm sıcaklığımı bedenimde hissettiğim gece… Ondan sonrası bir mezarlık sessizliği içinde muamma sevdiğim… Yapılan yapılıp, yaşanan yaşandı mı? Çekilip köşene hamile bir anne sessizliği içinde beklemek gerek… Ölü ya da diri vücuda gelecektir beklenen…

Ölü sevgiler taze aşklar da vücuda geliyor… Başka hayatlar kokuşmuş bir mezar havasında ki yatağına misafir oluyor… Eskisi gibi öpemiyorsun bir daha… Dışın başkası ile sevişirken için bir başkasının yokluğu ile savaşıyor… Her sevişmenin ardından edebi öpüşmelerden artakalan bunun gibi ebedi kalacak eserler oluyor:


‘’ Seni istiyorum. Katıksız sevgimin kör bıçağı bilendi seninle. Bir düştü bekleyişler sakin, sessiz Narlıdere sahilinde. Ardı ardına içilen sigaralar gelmeyen sevgilinin ardından edilen yalancı intiharcıklardı. Dokunamadığım, sevgimi anlatamadığım heyecanımın korkuttuğu kadın, karşımda duran, dokunamayıp ağlaştığım zamanların kargaşasıydı.

Umutsuzluğum akamayan gözyaşlarımın haykırışlara cevap verememesinden. Oysaki seni görmek bile kamçılıyor bedenimi. Bir İsa’dan farksız geriyorsun beni çarmıha. Sen ki baktığımda içimi gıcıklayan insan… Şimdi bir başkasının masasında çay içiyor-dudaklarının değdiği bardağı saklamak için neler vermezdim- adamın biriyle laflıyor… Kim bilir belki de tıpkı bana güldüğü gibi ölümcül gülüşler savuruyor...

Elim ayağım titriyor şimdi. Korkulu bir bekleyiş hakim bütün vücuduma. Sönen sigaralar ardı ardına, yalvarır gibi süzülüyor ciğerlerimde. Oysa ben seninle aynı beraber soluduğum ortamda, sana dokunmadan, yalnız sırtını ve mimiklerini izlerken, bin birinci kez aşık oluyorum yeniden.

Uçsuz bucaksız başak tarlalarında elin elimde koştuğumuz hayali düşüyor aklıma. Seninle yuvarlanıyorum sıcaktan çatlamış toprağın üstünde… Oysaki ben senin benim olamama ihtimalin üstüne kurmuştum düşlerimi. Seni görmeden yaşamıştım şehvetin adını ruhumun derinliklerinde. Sen ansızın çıktın karşıma. Her şey birden oldu. Yağmur birden yağdı. Benim boynum büküldü. Kalbim ansızın durdu. Birden kızardı yüzüm. Oysa ben birden aşık oldum çocukluğuma. İçini bilmem ama yüzün bensiz gülüyordu.
Sebebi yoktu bu sevginin. Sonucu kaçınılmaz bir acıydı. Oysa ben ne dokunabildim yalnızlığıma ne de konuşabildim seninle. Senden diğerlerinden yani insanlardan farksız korktum. Kaçmadım hiç ama korktum. Sana olan sevgimin büyüyeceğinden, sahip olmadığım –olamadığım- nefesini nefesimde hissedemediğim, herhangi bir evde, damı olan bir ahırda, derme de ve çatma da yüzünü görememekten sesini duyamamaktan korktum. Bütün çıplaklığınla gözümdeki hayalinden korktum.

Sen yalnızlığımın nedeniyken bunu sana söylemekten korktum. Dokunduğum en sıcak akşamın aralık ortası olacağı kimin aklına gelirdi ki… Oysa ben seni kaybetmekten korktuğum için kaybettim. Farkım yok diğerlerinden. Yaşamında beraber olduğun hiç kimseden farkım yok. Ne mutluluk andını tutabilirim, ne dağ delebilirim. Uçsuz bucaksız bir sevgi vaadi sana, yalnızca sana, sunabileceğim.

Bütün bedenimden ziyade ruhum senin tekelinde. Üstelik adamakıllı sarhoş falan değilim, bütün aklım başımda. Kalabalığın orta bir köşesinden bulup çıkaracağın tipten çok da farklı değilim. Herhangi biriyim herkes için. Şimdi yokluğunun acısını çeken herhangi biri…

Kumsallarda gül bitmesi ütopya ne de olsa. Ben bitmeyen gülleri ezebilirim. Her yaprağını tek tek çiğneyebilirim. Ama tek bir gerçek var sevdiceğim tohumlarını rüzgara bıraktığım aşk seni buldu konaklamak için. Ne sen anlayabildin bu yedi ceddini bilmeden küfrettiğim kaderin oyununu ne de ben anlatabildim sana.

Sadede gelirsek, bir yudum insandan farksız, sadede seni seviyorum ben. Gözümden akan her damla yaşta sevdanın izi var. Adını yazdım biriktirdiğim yaşlarla. Gelip bulmaya yeltenecek oldum, cesaretim yoktu, takatim yoktu karşına çıkmaya… Oysa ben katıksız sevmiştim, sevilmeye, sevilmemeye bakmadan…

Seni bir domuzun çamuru sevdiği kadar çok sevdim. Katıydı kalbim yumuşadı. Hayatımın ilk sevişinin, hayatımın en güzel orgazmına neden olan insanda adres bulması ne rastlantıydı ne de kader.

Gittim. Bir yitik acı yaşarken içimde, dolanırken başıboş kahvehanelerde, bir sarhoşla konuşurken yahut bir ocak akşamında donduran soğukla cebelleşirken, elim diğer elime dokunduğunda, bir şeyler karalamaya kalktığımda, kırık dökük bir meyhaneden küfe ile taşındığımda, telefonla konuşurken, sigara içerken, yitik bir acı düşüyor şimdi bir karanfilin üstüne…

Yitmiş bir aşkın son parçaları bu ağızda gevelenen. Artık üzülmeyeceğim ne yokluğuna ne umutsuzluğuma çünkü biliyorum bir tek gerçeği. Ben senin için herhangi biriyken, sen benim her şeyimdin.

İş bu sebepten seni sana bırakıyorum. Hayal kurmayı, beynimde seni yaşamayı, ruhuna sahip olma arzumu, kısacası tüm ideaları, idealarımı, terk ediyorum. Kırık dökük bir sevişmeydi bizimkisi nerede başlayıp bittiği belli olmayan. Oysa ne gelecek vardı hayatta ne geçmiş. Umuttan başka hiçbir şey barınmadı bedenim orta yerinde, her şeye rağmen. Şimdi umutlarımla vedalaşıyorum. Dediği gibi, o çok hatta en az benim kadar sevdiğin (kim bilir belki benden de çok) Nietzche’nin, “Umut kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır.”

Koynumda ki sevgilinin bana sırtını dönüp uyuduğu her ölünesi gece bir ölüm fermanı yazarım…’’ Narlıdere Sahili’’ onlardan yalnızca biriydi… Kaç kadından teşekkür, kaç kızdan sıcacık bir gülümseme aldım bu ferman için hatırlamıyorum... Yaşadığım her an bir sırt dönüş, öldüğüm her an içinse sıcacık bir gülümseme alırım… Yaşadıklarımı sevgili sırtını dönerek öldürür, yazdığım ferman ise başka gülüşlerde beni yeniden hayata döndürür…


'' Koynumda yatan kadının buz kesmişliği kadar, kilometrelerce öteden beni okuyan kadının yazdıklarımla ısındığını hissediyordum... Nefesimi ensesinde hisseden kadından aldığım duygu ile yüzünü bile görmediğim yüzlerce kadını ısıtıyordum... Yine ve yeniden öyleydi işte… Bin defa, bin bir defa aynı öfke… Aynı pozisyonda aynı sunum… Sırtını bana dönmüş her sevgilinin hemen ardında sessizce dökülen gözyaşlarımın kâğıda düşmüş birkaç damlası fermanlarım… Yine yeniden aynı durum… Bin defa, bin bir defa ağlamak… Her aşk yazısının perde arkasıdır aslında bu… Sevgiliye sırt dönüp uzaklara boşalmak ‘’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.parantezicihayatlar.com
f şıkkı
sarı
sarı



Mesaj Sayısı : 32
Yaş : 46
Kayıt tarihi : 10/04/07

Sevgiliye sırt dönüp uzaklara boşalmak... Empty
MesajKonu: Geri: Sevgiliye sırt dönüp uzaklara boşalmak...   Sevgiliye sırt dönüp uzaklara boşalmak... Icon_minitimeC.tesi Mayıs 12, 2007 8:14 am

edebiyat... ve koca bir yürek...
birazda düpedüz ihanet...!
trio mu, poli mi... ? neyse ne... yine de buraya yapılacak her yorumun kaşı gözü sana benzeyecek...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
hayal_et
Moderator
Moderator
hayal_et


Kadın
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 50
Kayıt tarihi : 11/01/07

Sevgiliye sırt dönüp uzaklara boşalmak... Empty
MesajKonu: Geri: Sevgiliye sırt dönüp uzaklara boşalmak...   Sevgiliye sırt dönüp uzaklara boşalmak... Icon_minitimePtsi Mayıs 14, 2007 8:23 am

[size=18]
gidenmi kalanmı terkeder ...






gözler de damla (yım)
süzülür (üm) yüzden
boyuna...

terine karışır...
azar azar iner (im)boyundan göğüs kafesine...
yerleşir (im) en tenha kıyılara.
boşalır tüm hırsı, öfkesi ...
ben akarken göz(lerin)den
titrer beden........
ve .....
yine dolar göz(lerin)....
..........................................ben gözler(in)deyim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.antoloji.com/sibel_oruc
 
Sevgiliye sırt dönüp uzaklara boşalmak...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Akademik Forumlar :: Deneme-
Buraya geçin: